Kolonoskopi ucunda video kamera ve ışık kaynağı olan bir fiberoptik cihaz ile kalın bağırsağın değerlendirilmesi işlemidir. Bu işlem uyanık da yapılabilse de günümüzde konforlu olması nedeniyle sedasyon (kısa süreli uyutma) yöntemi ile yapılmaktadır. Genellikle 30-45 dakika arasında süren bu işlem sonrasında kişi normal yaşantısına geri dönmektedir.
Kolonoskopi insanlarda bazı hastalıklara ve şikayetlere neden olan diğer lezyonları (anjiodisplazi, ülser, anal kanal hastalıkları, iltihabi bağırsak hastalıkları vb) saptama ve tedavisini yapılmakla birlikte, en sık kolon kanseri erken tanısı ve kolon kanseri gelişimini önlemek için yapılmaktadır.
Kolon kanseri dünyada en sık gözlenen 3. kanser olup, kansere bağlı ölümlerin 2. en sık sebebidir. Kanser çoğunlukla polip dediğimiz mukozadan kabarık, mantar şekilli tümörlerin içinde oluşurlar (şekil 2). Çök ölümcül bir kanser olmasına rağmen, daha polip aşamasında saptanıp çıkarıldığında kanseri önleme imkanı vardır.
Kolonoskopi, eğer hastanın şikayetleri ve yapılan tetkikleri hastalığının kalın bağırsak kaynaklı olduğunu düşündürüyorsa her yaşta yapılabilir. Ancak herhangi bir yakınması olmayan hastada 45 yaşından itibaren kolonoskopi yapılması önerilir. Birkaç yıl önce tarama yaşı 50 yaş olarak kabul ediliyorken, son yıllarda yapılan çalışmalarda toplumda kanser yaşının daha erken olduğu gözlendiğinden taramanın 45 yaşında başlaması önerilmektedir.
Kolonoskopi korkulanın aksine, düşük riskli bir işlemdir. Yine de yüzde 1 den az da olsa polip çıkarılması sonrası kanama ve kolon mukozasında cerrahi gerektirebilecek yırtılmalar olabilmektedir. Ancak bu durumlar işlem esnasında fark edildiği taktirde endoskopik olarak onarılabilmektedir.
Kolonoskopi dışında da kanser tarama testleri mevcuttur (şekil 3). Bu testlerde kanser süphesi düşündüren sonuç varlığında yine kolonoskopi yapılır. Testlerin duyarlılığı teste göre değişmektedir.
Bu testlerden ülkemizde en sık yapılanı sağlık ocaklarında da yapılan Gaitada Gizli Kan (GGK) testidir. Bu test evde de yapılabilen bir kart testtir. Bu testin duyarlılığı düşük olup, kanser yakalama oranı çok düşüktür (şekil 3). Hemoroid veya fissür gibi kanama yapan hastalıklarda da pozitif saptanabilmektedir. 50 yaş üzerine yılda 1 kez yaptırılması önerilmektedir. Pozitiflik durumunda hasta kolonoskopik inceleme için yönlendirilir.
Fekal immünokimyasal test (FIT) ve MT -sDNA olarak tanımlanan testler poliplerde gözlenen, normal kolonlarda olmayan belirteçlerin alınan gaita örneğinde saptanması yöntemi esasına dayanır. Bu testlerin kolon kanserini saptamada etkili olduğu gösterilmiştir. Yılda bir FIT testi yaptırmanın, 2 yılda bir FIT testi yaptırmaya göre kanser gelişimini azaltmada daha etkili olduğu gözlenmiştir. Kan tahlili yöntemiyle de tarama yapılmaktadır, ancak hem çok maliyetli, hem de daha az etkin olduğu için rutin pratikte önerilmemektedir (Şekil 3). Bu testlerde bir anormallik saptanması durumunda kolonoskopi önerilmelidir.
Şekil 3: Yapılan tetkiklerde kolonoskopi gerek kolon kanseri sıklığını, gerekse kolon kanserine bağlı ölümleri en fazla azaltan tetkiktir (sarı renkte olan sütunlar). Hiçbir tarama tetkik yapılmayan hastalarda kanser gelişimi ve kansere bağlı ölümler çok fazla gelişmektedir (siyah renkteki sütunlar). Kolonoskopiye en yakın faydalı sonuçlar her yıl yapılan Fekal immünokimyasal test (FIT/kırmızı sütunlar) ve her 3 yılda bir MT -sDNA (mavi sütunlar) ile sağlanmaktadır. Kanda yapılan tesler (yeşil renkte sütunlar) hem aşırı maliyetli, hem de rutin tarama testlerine göre daha az etkilidir (Kaynak: Lieberman DA et al. Clin Gastroenterol Hepatol. 2044;22(6):1160-4).
Eğer optimal koşullar altında yapılan kolonoskopide normal kolonoskopik bulgular saptandıysa, kolonoskopinin 10 yılda bir yapılması yeterlidir. Ancak bazı durumlarda optimal koşullar sağlanamamaktadır (Bağırsak kirliliği, çekuma ulaşamama vb.). Yeterli bağırsak temizliği olmaması nedeniyle kolonoskopi yetersiz olarak değerlendirilen hastalara 1 sene içinde tekrar kolonoskopi yapılması önerilmektedir. Bunun dışında polip saptanıp çıkarılan hastalarda, polibin hücre tipinin değerlendirmesi (patolojik değerlendirme) sonucuna göre eğer hücre tipi kanser riski taşıyorsa daha erken kolonoskopi planlanmaktadır.
Kolonoskopi için ideal temizlik şarttır. Eğer tam olarak bağırsak temizliği sağlanamazsa kirlilik altında lezyon atlanma riski vardır. Bağırsak temizliği işlemden önceki günler diyet ve ilaçlar ile sağlanmaktadır. Bu temizlik prosedürü merkeze göre değişkenlik gösterir.
Bunun dışında kolonoskopi operatör bağımlı bir işlemdir. Eğitimini almış, bu konuda uzmanlaşmış endoskopistler tarafından kolonoskopi yapılmasının, polip saptama ve çıkarılma sıklığı ile erken kanserojen lezyonları saptama oranını artırdığı ve bu sayede kanser gelimini azalttığı gösterilmiştir. Ayrıca işlem süresi de önemlidir. Çıkış esnasında geçen süre kısa olduğunda katlantılar arasında kalan lezyonlar atlanabilir.
Son yıllarda yeni nesil yüksek çözünürlüklü cihazlar sayesinde poliplerin saptanma ve çıkarılma sıklığı artmıştır. Bu nedenle bu işlemlerin endoskopi ünitesi gelişmiş cihaz içeren merkezlerde yapılması önerilir.
Kalın bağırsak kanseri dünyada en sık gözlenen 3. en sık ölüme neden olan 2. kanser tipidir. 45 yaş üzerinde kanser riski daha yüksektir. Önlenebilir bir kanserdir. Hem tanı, hem de kanser öncüsü lezyonların erken saptanıp, çıkarılması imkanı olduğundan kolonoskopi günümüzde önerilen tarama yöntemidir. Kolonoskopi yaptırmak istemeyen hastaların, her ne kadar aynı duyarlıkta olmasa da FIT veMT- sDNA gibi gaita testleri yaptırması alternatif tanı yöntemleridir. Bu testlerde pozitiflik saptanması durumunda yine kolonoskopi yapılmalıdır.